Dan her zamanki gibi sinir bozucu bir şekilde öten saatin alarmıyla uyandı. Yorganı yerdeydi ve yastığının yarıdan fazlası yataktan sarkıyordu. Homurdanarak kalktı ve üzerini giyindi. Elini yüzünü yıkadıktan sonra ev cini Max'i çağırdı. Ev cini burnu yere değene kadar eğildi ve cırtlak sesiyle:
" Buyrun, ne istemiştiniz efendimiz? "
dedi " müthiş " aksanıyla. Dan sırıtarak:
" Yatağımı derhal topla. "
diye emir verdi. Ardından merdivenleri hızla indi. Buz dolabını açtı; pek bir şey kalmamıştı. Asasını cebinden çıkardı. Bomboş, tozlu masaya yönelterek havada salladı ve bir kaç sözcük mırıldandı, masa temizlendi ve ardından kral sofrası gibi donatılmış bir kahvaltı hazırlandı. Akşam yemeğinde de hafif bir şeyler yiyen Dan, hemen kahvaltıya " yumuldu." Kahvaltı bittikten sonra ev cini Max " puf! " diye bir sesle ortaya çıktı ve elini şıklatarak kahvaltı masasını topladı. Dan'in önünde bir kez daha eğilerek onu geçirdi. Dan asasını cebine soktu ve üzerine ceketini alarak evden ayrıldı.
******
Dan sırılsıklam bir biçimde içeri girdi. Müşterilerle ilgilenen 3 yıllık sevgilisi Angie'yi hemen tanıdı. Ona " cam kenarına geçiyorum " gibisinden bir işaret yaptı ve her zaman olduğu gibi cam kenarındaki masaya oturdu. Bir süre sonra müşterilerle işi biten Ang, hemen yanına geldi ve karşısındaki sandalyeye oturdu. Dan gülümseyerek:
" Eee, naber? Bakıyorum da pek bir yoğunuz. "
dedi. Angie her zaman yoğun olurdu ama daha okula açılmadığı için Dan sinek avlıyordu. Ama Hogsmeade gezileri bir başlasın, dükkanı dolup taşardı. Angie'nin yoğun temposuysa hep aynıydı! Ona ne kadar bir asistan tut dese de inatçı Ang, onu dinlemez, o yoğun tempoda kendi kendine idare etmeye çalışırdı...